9 Eylül 2008 Salı

tepki

ikinehirin bu yazısı üzerine aklıma geldi. takılıp duracak beynim hani ya bende bişiler söylemek istedim. tamda buna benzer bir konu düşünüyordum üstelik., children of men adlı filmi izlerken ve izledikten sonra.
biz yaşadığımız bütün zenginlikleri birilerinin sırtına basarak, ezerek ve bedelini onlara ödeterek yaşıyoruz. kullandığımız elektriğin alt yapı ücretlerini dedelerimiz babalarımız ninelerimiz günde 2 saat fazladan çalışarak ödedi, bizde hala ödüyoruz, telefon alt yapısı keza öyle. teknolojiyi ucuza kullanıyoruz, çin örneğinde fabrikaların aynı zamanda yaşam alanları olduğunu çalışanların yemek ve yatacak yer dışında birşey almadan tatilleri bile olmadan çalışıp bize ucuza mal ettikleri bu ürünler sayesinde. veya bir yere giderken kullandığımız araçların çalışması için gerekli yakıt, dünya üzerinde inanılmaz bedeller karşılığı ediniliyor. bu bedeller asla nakit değil. kurduğumuz uygarlıkların elinde her zaman kılıç olmuş ki. garipseyemiyorum. sigara örneğin, devlet yarısından fazlasını ücretinin kendine alıyor. biz hayatımızı yarıladıkça bu gelirle kim neler yapıyor kim neler. bağımlılar hayatlarıyla ödüyorlar bunu. sarı sarı altınların hızla bulunmasından, elmasların toplanmasına. buğdayı yeşerten suyun sahibi kim olacağından tutunda bütün bu mısırın yetiştiği topraklar kime aite kadar. her birinin bedeli cebimizden çıkmıyor hayır. birer birer biz ödüyoruz. inançta aynı. size inanmayanı işgalle ikna ediyorsun. olmadı işgal edemedin terörist diyorsun. halkları bak kökeniniz var deyip ayırıyorsun ve evrensel barıştan bahsediyorsun. ben hep insan olduğum için utanmışımdır. bunları bile size anlatırken kullandığım teknoloji sanılanın aksine üniversitelerin iletişimi için geliştirilmek yerine istihbarat projesidir. en yüksek bedelleri hep en yüksek yıkım güçlerine ayırmışız biz. insanlık yani.

yok ettiğimiz dünyayı korumak ve yenilemek için harcadığımız para, reklam sektörüne harcanan paranın yarısı bile var mı acaba? teknoloji üretirken daha çok insana satalım diye mi üretiyoruz yoksa, daha çok insan rahat yaşasın diye mi.

bir anlık tepkiler verip unutacağız. çünkü toplasak o kadar çok şeye o kadar fazla tepkiyi akılda tutmak zorunda kalırdık ki, yaşamı sınav diye değerlendirenler bile şaşırıp kalırlardı. taş kubbedeki altın kakmalar acaba kaç aç çocuk doyururdu. islami gücün umursamaz bir gösterisimi önemli yoksa gerçeten mala mülke değil, güce değilde insana, yaradılana değer vermek.

ben sorabileceğim soru sayısından rahatsız oluyorum.. cevapları bilmemek benim suçum mu?
duyarlı olmaya çalışan insan bir süre sonra dünyanın en duyarsızlarından biri olacaktır.
basit bir fiziksel testle şöyle açıklıyoruz bunu, bir sinir hücresini çok uzun süre bir tepkiye maruz bırakırsanız, tepki vermeyecek duruma gelecektir çünkü. psikolojide farklı değil. kapatıyor kendini. kaldıramayacağımızdan fazlasını bilmemeliyiz bence..
peki ne yapmalıyız?

benide sevilmeyen listenize alın, çünkü hepimiz biliyoruz ne yapmamız gerektiğini...
ne yapmadığımızı..

Hiç yorum yok:

  © Blogger template 'Perhentian' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP